"Hiçbir şey Hayat Kadar Şaşırtıcı Olamaz. Yazı Hariç!"


29 Temmuz 2012 Pazar

Gece Sabah ve Horozlu Bülbüllü güneş söküşü

Herşey birikir.... şarkılar, sessizlik, meyhaneler, umutlar, sevgi.. şiirler birikir masanda yazılmayı bekleyen, hikayeler zihninde, ellerinin ardında uzatamadığın tırnakların birikir hırsla kaşıyacak kel başını... herşey birikir... dil bilgisine özenerek yazdığın mektupların, atılmayı bekleyen, şişede, rakılar birikir şişede içilmeyi bekleyen, bekleyen gözler birikir, gözler irileşir kasap kaldırımnda, ciğer üstünde... her şey birikir...

benimkisi serseri bir edebiyat öğretmeninin geçmişiyle barışması denilebilir. aksi takdirde bu günlüğü tutmuş olmamın bi ehemmiyeti klmayacak. zira nedensellik ilkesi bilim tarihinden siktirip gitse de adım gibi biliyorum ki yazdıklarım akıcı olmasa kalıcı da olmayacak. adım gib biliyorum ki insan içinde tutamadıklarını yazar, yazarlarsa içinde tutamadıklarından para kazanırlar. en azından kendi adımı biliyorum. 

bundan yıllar önce ilk şiir denememle birlikte alnıma yemiş bulunduğum kabil mührünü hala taşımaktayım. zira şiir yalnızlık sanatıdır ve ben ziyadesiyle yalnızım. gerçi eski karımın nafaka celpleri, karşı komşum vediha hanım, sevgili dostlarım memet ve elif, ve tabii olmazsa olmaz yeni rakım. bunlar da bir ömürlük dostlarım. emekliliğin en kötü yanlarından biri de bu olsa gerek. insan bi işe yaramadığının farkına varıyor. emeklilik: emekleyerek tuvalete ve siyasi görüşüne göre abone olduğun gazetenin sayfalarına ziyarete gitmek. neyse ki sikindirik bir kenar mahalle dersanesinin sikindirik  orta karar bir sınıfında üniversiteye hazırlık türkçe dersleri veriyorum. çatılar, çekim ekleri, paragraflar-en çok bunda zorlanıyor piç kuruları- yapım ekleri, gizli özne falan filan.. ha bi de dersin son on dakikalarına sakladığım şiir okumalarım. elif bu şiir okumalarım yüzünden dersanedeki işimden olacağımı söylüyor, ama şiirsiz bir toplumda yaşamaktansa işsiz kalmayı tercih ederim. ne de olsa ben emekli edebiyat öğretmeni salih nalbatoğluyum.  "hem dünyayı şiir kurtarmayacaksa, kavganın gürültünün birkaç dil bilgisi sorusunun canı cehenneme" dedim geçen gün elife. "çocuklar bu en geniş, en güzel çağlarında şiirin ellerinden tutmalılar, şiir de onların" diyemedim tabii, çok dramatik ve dahası sarkastik kaçardı bir edebiyat öğretmenine böyle 70lerden fırlama cümleler, ben de içime attım. emeklilik beni kesin kanser edecek kesin."haklısın elif, hakkın var" dedim "okumamaya çalışırım bidaha sefere".

sonra elif evine gitti, ben çay koydum, bomboş çalışma odamın nispeten dolu kitaplığından bir kitaba uzandı elim gayri ihiyari. içinde bir adres ve lisede yazdığım şiirlerden biri vardı. adres istanbulda osmanbeyde bir apartmanın adresiydi. ergenekon caddesi Baysungur sokak no:77 nalbandian apartmanı kat:3 no:3 Şişli/Estamboul. lan bu adreste neyin nesi böyle diye düşünmeye başladım. bu kitap babamın birinci el aldığı dostoyevskinin budala kitabıydı. babamdan başkası bu kitabı kullanmış olamazdı. çocukluğumdan beri sarıyerde bu evde oturuyorduk ve çocukluğumdan beri bu kitap bu kitaplıkta pusuya yatmış tozlar içinde yatıyordu. neyse sonra daha dikkatil bakarım diyip masamın üzerine koydum adresi. çünkü adresten daha önemli bi sayfa vardı elimde. lise birinci sınıfta yazdığım bi şiir. ikinci yeninin kulaklarından çekme ve yeni bi akım başlatma sevdasındaydım o vakitler. edebiyat öğretmeni oldum ve sanırım şair olamadım, memur oldum. evlendim falan filan. bu şiir beni lise çağlarıma götürdü. gittim dolaptan sevgili dostum rakımı açtım. bi kadeh koydum bardağıma. başladım okumaya ikinci yeni düşmanı şiirsimi:

uzansam saçlarına, fütursuzca öpsem, sevgisizlik diye bir şarkı çalmaz mı?
bir şey olamıyorsan herşeysindir bebeğim, bunu herkes bilir
yer kabuğu üzerinde çekirge kadar, örümcek kadar hükmün yok
ne adın var kur'an-i azimüşşanda, ne bir ayette yazılısın
aslında varoluş diye bir şey vardır ve her coğrafya kitabı biraz jeopolitik
sevi diye bir şeysen dert etme herşeysindir, hiçbir şeyden de bok
ben hiç olsam, ellerim hiç, gözlerim seslerim kelimelerim hiç
adım meyhanelerde şarkı diye çalınır mı, hı, ne dersin?

şiir yalnız yaşayabilme sanatıdır, aslında bütün şairler incelikli haytalardır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...